"Paşam… Sizin gençliğiniz çok yakışıklıymış derlerdi. Şimdi pek öyle görünmüyorsunuz…"
"Paşam… Sizin gençliğiniz çok yakışıklıymış derlerdi. Şimdi pek öyle görünmüyorsunuz…"
Bir gün Atatürk, yurt gezilerinden birinde kalabalığın arasında bir adam O’na dikkatle bakar. Atatürk cephe yıllarının yorgunluğu yüzünden oldukça zayıf, soluk ve bitkin görünmektedir.
adam, şaşkınlıkla şöyle der:
“Paşam… Sizin gençliğiniz çok yakışıklıymış derlerdi. Şimdi pek öyle görünmüyorsunuz…”
Atatürk gülümser, hiç alınmaz ve tarihe geçecek olan şu cevabı verir:
“Evlâdım, ben gençliğimi vatanı kurtarmak için harcadım. Yakışıklılığımı da savaşlarda bıraktım.”
Bu cevap karşısında meydanda bulunan kalabalık duygulanır, Atatürk’ün bu sözünden etkilenen insanlar yaşlı gözlerle onu alkışlamaya başlar.
ZAMANIN ÖTESİNDE BİR MÜKEMMELİYET
Başbuğ Atatürk’ün yakışıklılığı sadece fiziksel bir nitelikten ibaret değildir. Onu asıl benzersiz kılan, ruhunda taşıdığı olağanüstü anlayışıdır. Saçından adımlarına, giydiği üniformadan sivil kıyafetlerindeki sadeliğe kadar her ayrıntıda ileri görüşlülüğü hissedilir. Kendi ifadesiyle “medeniyet yolunda ilerleme”yi önce kendi yaşamında uygulayan bir liderdi. O yılların fotoğraflarına bakıldığında, Avrupa başkentlerinde moda akımlarını belirleyen insanlar bile onun duruşundaki asaleti yakalayamadı.
Modern Türkiye’yi kurarken sergilediği vizyon nasıl çağını aşmışsa, kişisel tarzı da aynı şekilde zamansızdır. Üzerine oturan şık bir ceket, fötr şapkası, bastonunun ucundaki ince detay… Hepsi bir araya geldiğinde, Atatürk’ün yalnızca bir devlet adamı değil, aynı zamanda estetik anlayışı yüksek bir kültür önderi olduğunu gösterir. Onu gördüğünde hayranlık uyandıran yalnızca yakışıklılığı değil, o yakışıklılığı tamamlayan karakter bütünlüğüdür. Çünkü Atatürk’te güzellik yüzün keskin çizgilerinden değil, iradenin de kudretinden yükselirdi..
Ne var ki o yakışıklılığın ardında, ulusuna adanmış bir ömür vardı. Savaş meydanlarında geçen gençlik yılları, alın çizgilerine vatanın kaderini, gözlerine sorumluluğun ağırlığını yazmıştı. Fakat tüm yorgunluğa rağmen, Atatürk’ün yüzünde hiçbir zaman tükenmişlik değil; aksine dimdik ayakta duran bir milletin gururu görünürdü.
Hem bir asker hem bir devlet adamı hem de zarafetiyle bir sanat eseriydi. Bugün hâlâ fotoğraflarına baktığımızda duygulanmamızın nedeni de budur.
Birçoğumuzun belki ilk defa duyduğu bu yazımızda Atatürk'ün zamanın ötesindeki mükemmeliyeti hakkında anlatı gerçekleştirdik. Blogumuzu okuduktan sonra bu hikayeyi sevdiklerinizle paylaşmayı onları da bu duyguya ortak etmeyi unutmayın.
Atatürkçü Medya
Yine harika bir yazı yazmışssınız. Duygulanmamak elde değil. emeklerinize sağlık çok teşekkür ederiz🇹🇷
YanıtlaSilBu güzel hikayeyi bizimle paylastınız için cok tesekur ederım
YanıtlaSilİlk defa okudum ve Atama minnettarım sevgilerle
YanıtlaSilO herzaman YILDIZ
YanıtlaSilDünyanın en yakışıklı adamı tartışmasız. En zeki adamı da aynı zamanda böyle bir cevabı verecek zeka hiçkimsede yok
YanıtlaSilSeni çok Seviyoruz Atam Sizler için yaptıklarını asla unutmayacağız Ve senin ebedi yolundan ayrılmayacağız yeni nesil seninle büyüyor
YanıtlaSil