Açılım Süreci: Türkiye’nin Barışa Yolculuğu

 Türkiye'nin yakın siyasi tarihinde önemli bir yer tutan "Açılım Süreci", birçok kişi için umut, bazılarımız için ise endişe kaynağı olmuş bir dönemdir. Özellikle 2009-2015 yılları arasında yoğunluk kazanan bu süreç, Kürt meselesi başta olmak üzere, Türkiye'de demokratikleşme ve toplumsal barış arayışlarının bir parçası olarak gündeme gelmiştir.

Bu blog yazısında, açılım sürecinin temel hedefleri ve bu yolda atılan siyasi adımlar, sürecin sonlanması ve kamuoyundaki yansımaları üzerinde duracağız. Amacımız, siyasi polemiklerden uzak durarak, okuyucuya tarafsız ve bilgilendirici bir bakış açısı sunmaktır.


Açılım Sürecinin Anlamına bakalım

Açılım süreci, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin özellikle Kürt vatandaşlarla ilgili yaşanan toplumsal ve siyasal sorunlara barışçıl çözüm arayışları kapsamında başlattığı bir dizi girişimi ifade eder. Süreç, devlet ile (Kürt İşçi Partisi) arasında doğrudan ya da dolaylı diyaloglar yoluyla, silahlanmanın durdurulması ve her iki tarafında demokratik haklarının genişletilmesi gibi hedeflerle yürütülmüştür.

Bu girişim zamanla farklı isimlerlede anılmıştır: "Kürt Açılımı", "Demokratik Açılım", "Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi" ve son olarak "Çözüm Süreci". Her ne kadar isimler değişse de temel amaç, Türkiye'nin doğusundaki mücadelenin sona erdirilmesi ve toplumsal barışın sağlanmasıydı. Ama gel gelelim ki asla başarı sağlanamadı.


Sürecin Temel Adımları

Açılım süreci birçok aşamadan geçti. Bunlardan bazıları kamuoyuna açık şekilde yürütülürken, bazı temaslar gizli olarak gerçekleştirildi. İşte sürecin öne çıkan adımları:

• Demokratikleşme Paketi (2009): İlk etapta kültürel hakların genişletilmesi gündeme geldi. TRT Kurdi’nin açılması, üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı bölümlerinin kurulması gibi adımlar atıldı.

• Oslo Görüşmeleri: 2008-2011 arasında Norveç’in başkenti Oslo’da, Türk istihbaratı ile örgüt temsilcileri arasında bazı gizli görüşmeler yapıldı. Bu görüşmelerde sürecin yol haritası tartışıldı.

• Habur Olayı (2009): örgüt üyelerinin teslim olmasıyla gündeme gelen bu olay, toplumda ciddi tartışmalar yarattı. Bazı kesimler bu durumu barışa yönelik önemli bir adım olarak görürken, bazıları ise hukukun zedelendiğini savundu.

• İmralı Görüşmeleri ve HDP'nin Rolü: 2013 yılında, Örgütün kurucusu A.Ö. ile devlet görevlileri arasında doğrudan görüşmeler başlatıldı. HDP (Halkların Demokratik Partisi) bu süreçte aracı rol üstlendi.

• Nevruz Mektubu (2013): A.Ö'nün Nevruz’da Diyarbakır'da okunan mektubunda “örgütlü mücadeleyi bırakma” çağrısı yapıldı. Bu, sürecin dönüm noktalarından biri oldu.


Başarısız Olmasının Nedeni Neydi?

Açılım süreci 2015 yılında resmen sona erdi. Sürecin sona ermesinin birçok nedeni vardır bunlardan bilinen bazıları;

• Güven Eksikliği: Taraflar arasında tam anlamıyla bir güven ortamı oluşmadı. Devlet bazı vaatlerin yerine getirilmediğini savunurken, örgüt tarafı ise oyalatıldıklarını iddia etti.

• Siyasi Atmosfer: 2015’te yapılan genel seçimlerde HDP'nin barajı geçmesi ve ardından yaşanan siyasi gelişmeler, sürecin seyrini etkiledi. 

• Kamuoyu Tepkisi: Özellikle milliyetçi kesimlerden gelen yoğun eleştiriler, iktidar üzerinde baskı oluşturdu.


Sürecin Kazançları ve Kaybettirdikleri

Açılım süreci her ne kadar başarısızlıkla sonuçlansa da, Türkiye açısından bazı kazanımlar ve dersler sundu:

Kazandırdıkları:

• Kürt meselesi uzun süre sonra kamuoyunda özgürce tartışılabildi.

• Medyada çoğulculuk ve farklı kimliklere saygı gibi konular ön plana çıktı.

• Devlet ile silahlı örgüt arasında iletişim kurulabileceği gerçeği, çözüm umudunu artırdı.

Kaybettirdikleri:

• Sürecin başarısızlığı, toplumsal kutuplaşmayı artırdı.

• Özellikle çatışmaların yeniden başlaması, can kayıplarına ve göçlere neden oldu.

• Kamuoyunun barışçıl süreçlere olan güveni zedelendi.

Geleceğe Dair Umut Var mı?

Bugün Türkiye'de açılım sürecine benzer bir diyalog zemini bulunmamaktadır. Ancak bu, barış umutlarının tamamen tükendiği anlamına gelmez. Gelecekte, daha şeffaf, kapsayıcı ve toplumun tüm kesimlerinin desteğini alabilecek bir çözüm modeli her zaman mümkündür.

Barış sadece örgütün susması değil. Aynı zamanda adaletin, eşitliğin ve özgürlüklerin temin edilmesidir. İşte bu nedenle, Türkiye’nin demokratikleşme yolculuğu devam ettikçe, barışçıl çözümler için yeni yollar açılabilir.

Sonuca Geldiğimizde

Açılım süreci, Türkiye’nin çok karmaşık ve çok katmanlı bir sorunla yüzleşme çabasıydı. Her ne kadar süreç kesintiye uğramış olsa da, bu tecrübe ileride atılacak adımlar için önemli dersler barındırıyor. Kalıcı bir barış ve toplumsal huzur için diyalog, karşılıklı güven ve kapsayıcı politikaların önemi bir kez daha anlaşılarak nelere dikkat edileceği hususunu gözler önüne sermiştir.

                          Görsel:  Unplash/ Nk Ni

Yorumlar

En çok okunanlar

Toryum Teknolojisi ve Ülkemizin Enerji Potansiyeli

Yeni Anayasa Tartışmaları: Türkiye Nereye Gidiyor?